Kayıtlar

İlişkisel Ontoloji

Resim
             İnsan her şeyin ölçüsüdür                                                                                                                                                                (Protagoras)               İnsanoğlu neredeyse tüm düşünce tarihi boyunca zihni ile zihnine ait olmayan şey arasında esas olanın ne olduğu üzerine kafa yorup durmuş, bu entelektüel çabadan çeşitli olduğu kadar, bir o kadar da birbirine karşıt ve de birbirini tamamlayan fikir ve felsefi ekoller ortaya çıkmıştır. Genel felsefi problemler, varlık ve nesne arasındaki kavrayışlardan türeyen düşüncelerin tartışılmasından, geliştirilmesinden mütevellit olarak çözülmeye çalışılmıştır.     Hemen hemen tüm Felsefi ekoller,     varlık ve zihni gerçekliğin referansı ve     nihayetinde     de hakikatin tarifi olarak anlamaya, anlatmaya ve genel bir epistemolojik kabul ileri sürmeye meyil etmiştir.        Bu yazımda,  gerçeklik kavrayışı ve hakikat arayışının varlık ve zihin arasındaki amansız

Meslek seçimi ve Kariyer hakkında

Resim
        Hiç düşündünüz mü?     Ünlü futbolcu Pele bir futbolcu değil de, bir garson olsaydı?, ya efsane ses Freddy Mercury,     bir tezgahtar olsaydı? Ya da Einstein fizik yerine balıkçılık işiyle uğraşsaydı… Veyahut     ünlü ressam Leonardo Da Vinci, bir bankacı olsaydı? Kim Pisagoru bir asker, Aristo’yu bir kılıç ustası olarak hayal etmek ister?  Bana kalırsa, hiç işitilmemiş olmak istenen sorular listesinde bu sorular ilk sıralarda yer alırdı…Tüm bu efsane isimler, öyle ya da böyle yaptıkları işlerin dışında, başka işlerle bir şekilde meşgul olmak zorunda kalsalardı,  bu mecburiyet İnsanlık için ne büyük bir israf, ne büyük bir hata olurdu… Bu yazımda Meslek seçimini kendime konu aldım. Hepimiz verili bir dünyada önümüze sunulan seçenekler arasında kendimizce en uygun olduğunu düşündüğümüz bir tercihi yaparak kararlar alıyoruz. Bu karar alma süreci meslek seçimi konusunda da geçerli… İçinde bulunduğumuz koşulların, yer ve zamanın, an’ın bağlamı, politik, sosyal ve ekonomik  ilişkile

Küresel Adalet Mümkün Mü?

Resim
                                  Klasik ve bilindik tanımıyla İktisat;     kıt kaynaklarla sınırsız insan istekleri arasındaki ilişkiyi inceleyen, bu ilişkinin doğasını araştıran, kısacası bu iki unsur arasında denge noktası arayan bir bilim dalıdır… Bu tanımdan insan ve doğa arasında bir mütekabiliyet sorunu, bir uyumsuzluk bulunduğu aşikar… Başka bir deyişle doğa ana, insanın bitmek tükenmek bilmeyen arzu ve taleplerinin karşılanması konusunda sürekli     bir      “açık” veriyor… Yaşam muhasebesindeki bu açık, sıklıkla insanların aleyhine ve bazen de doğanın kendisine dönerek bir zarar haline geliyor… Yaşanmış hemen hemen tüm savaşların, politik anlaşmazlıkların hukuk mücadelelerinin temelinde aslında bu zarar bilançosu yatıyor…Bütün hukuk sistemleri, ilahi çağrılar ve ahlaki öğretiler bu zararın nedenlerini kendini merkeze alarak açıklıyor ve bir açıklama modeli üzerinden çözüm reçetesi sunuyor…İnsan tabiatındaki bitmek bilmeyen arzu ve tatmin olmayan isteklerin doğaya diretilmesi

VARLIKTAN EYLEME

Resim
          Modern zamanlar öncesinde insan hayatı nispeten tek düze,  standart ritüeller içeren , buna mukabil  karmaşık ve çok yönlü olmaktan uzak,  sıklıkla gündelik pratikler üzerinden kendini  tekrar eden davranış kalıplarının yaşanmasından meydana geliyordu…Yapılacak olan şeylerin sürekli yinelenebilir olan pratik yapısı;  bir miktar sıkılma duygusu barındırsa da,  alternatiflerin sınırlı olması, sanırım insanları sıkıcı olanı, yine  sıkıcı olan şey  üzerinden aşmaya yönlendirmiş bunun neticesinde  de  insanlar zamanı, eylemleri ve doğayı bizlerden daha zengin, kaliteli ve anlamlı şekilde deneyimlemeye çalışarak sıkıcı olanının neden olduğu monotonluk hissinden uzaklaşmaya çalışmış… Geçmiş ilişkilerdeki sıcaklık, aile ve akrabalık ilişkilerindeki yoğunluk ve bağlılık,  konu komşu ve arkadaş münasebetlerindeki samimiyet;  bağla, bostanla, tarlayla dolaysız temas, iyi günlerde paylaşılan neşe, kötü günlerdeki ortak yas hisleri v.s.. tüm bu  günlük tecrübelerin  bizim zama

Varoluş ve Anlam

Resim
                                   Yaşamın büyük bir değeri yoktur fakat ondan başka şeyimiz de yoktur”                                                                                                                          S. Freud                       Her yaşam,  belirli zaman ve mekânda bir canlı formuna bürünür ve hayatın sağladığı imkan ve olanaklar çerçevesinde temel ihtiyaçlarının neden olduğu ve doğal olarak maruz kaldığı içsel etkilere  çevresi aracılığıyla tepki vererek varlığını korumaya, güçlendirmeye ve sürdürmeye çalışır…         Biz insanlar dışında, bu olağan durumu sorgulamaya, anlamaya, anladığı şeylerden kişisel manalar yaratmaya ve bir hakikat talep etmeye çalışan başkaca bir canlı yoktur. Diğer canlılar bu olup biten kısır dönüyü yaşamakla yetinirken,   sadece “yaşamak” bizleri yeterince tatmin etmeye yetmez.  Biz insanlar olup bitenleri bir nedene bağlamak, bu nedenlerden sonuçlar çıkarmak ve çıkan sonuçlardan amaçlar, hedefler, bireysel mana ve değe

MÜZİK VE DUYGULAR ÜZERİNE...

Resim
                                                                                                                                                                     “Melodi, sonlu ile sonsuzun birlikteliğidir                                                                                                             bu alemde her şey musikileştirilmiş bir ahenkten   ibarettir.”                                                                                                                                                                                  Pisagor                                                                                                                                                      Ünlü filozof Pisagor’un müzik üzerine öne sürdüğü fikirleri, çalışmaları, pratik tecrübeleri ve onun keskin müzik kulağı beni her zaman derinden etkilemiştir. Evrenin, sonlu ve sonsuz yapısının ahenk üzerine örülü olduğunu dile getiren bilgelik dolu sözüne katılmamak mümkün değil. Fak